Portovenere, Cinque Terre ve Adalar (Palmaria, Tino ve Tinetto)
İtalya’nın Cinque Terre ve Portovenere arasındaki Ligurya kıyılarında, rengarenk küçük kasabalar, üzüm asması ve zeytin ağaçları yetiştirebilmek için asırlar boyu çalışarak taş duvarlı teraslarla engebeli bir arazinin dezavantajlarının üstesinden gelmiştir. Böylece gerek yerleşim ve gerekse çevredeki peyzajın şekillendirilmesi açısından ortaya bakanların gözlerine ziyafet çeken muhteşem bir iş çıkmıştır.
1870'lerde Cenova-La Spezia demiryolu inşa edilene kadar bu bölge deniz yolu dışında neredeyse erişilemez durumdaydı.
1997 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne kabul edilen bölgede batıda Punta Mesco'dan doğuda Punta Persico'ya uzanan Porto Venere bölgesini, Palmaria, Tino ve Tinetto adaları ile Monterosso, Vernazza, Corniglia, Manarola ve Riomaggiore köylerinden oluşan Cinque Terre bulunmaktadır.
Bölgedeki insan yerleşimi geçtiğimiz bin yıl boyunca kesintisiz olsa da bazıları 2 km’yi bulan ekim terasları çoğunlukla 12. yüzyılda denizden gelen Müslüman Arap akınlarının sona erdiği zaman inşa edilmişlerdir. Bu teraslar deniz seviyesinden birkaç metre yükseklikten ekim için uygun en yüksek rakım olan 400 m'ye kadar dik yamaçlar boyunca uzanıyordu. Taş duvarlar çoğunlukla dikkatli bir şekilde kumtaşı kaba bloklardan inşa edilmekte ve zeminden çıkarılan çakıllarla birbirine bağlanmaktadır. Terasların bakımı ve teraslarda asma ve zeytin ağaçlarının yetiştirilmesi köylülerin ortaklaşa çalışmasıyla mümkün olmaktaydı. Doğal taşın çatı kaplamada genel olarak kullanılması bu yerleşimlere karakteristik bir görünüm kazandırmaktadır.
Bölgedeki yerleşimler genellikle dini yapılar veya orta çağ kaleleri etrafında gruplandırılmıştır. Fossola, Tramonti, Monestiroli veya Schiara’daki teraslarda hasat sırasında geçici barınak olarak kullanılan sayısız küçük taş kulübe bulunmaktadır.
Cinque Terre'nin beş köyünün tarihi Orta Çağ'ın sonlarına kadar uzanmaktadır. Kuzey-batıdan başlayarak, iki kısa vadi boyunca büyüyen ve bölgede var olan birkaç kumsaldan birine bakan bir sahil kasabası olan Monterosso al Mare bunların ilkidir. Bölgenin müstahkem merkezi olan Monterosso al Mare Cinque Terre köyleri içerisinde en büyük ve en düz olan köydür ki bu yüzden fazla yürümeden bölgeyi görmek isteyen turistler için en iyi seçenektir.
Monterosso, Yeni ve Eski Kent adlarında iki bölümden oluşmakta olup, Porto Roca gibi birkaç otel ile keyifle güneşlenip, denize girilebilecek uzun bir kumsala da sahiptir.
Vernazza, köyü denizden koruyan kayalık mahmuzun yamaçlarında Vernazzola su akışı boyunca gelişmiştir. Vernazza, Cinque Terre’nin beş köyünün en güzeli olup, bu yüzden küçüklüğüne rağmen turistlerce en çok ziyaret edileni de odur. Oldukça dik bir alana kurulduğundan yürümesi zahmetli olan Vernezza’nın Monterosso'nunkinden daha küçük olsa da kumlu bir plajı vardır.
Corniglia, kıyıda değil, denize doğru uzanan yüksek bir burun üzerine kurulmuş tek köydür. Tren istasyonuna ulaşmak için 350 basamak tırmanmanız gerekmektedir. Corniglia küçüklüğü ve zor ulaşılabilirliğinin yanı sıra plajı ya da yat limanı da olmadığı için diğerlerinden daha az turist çekmektedir.
Manarola, evlerin kısmen denize doğru, kısmen de Grappa deresi boyunca uzanan kayalık bir çıkıntı üzerinde sıralandığı küçük bir mezradır. Cinque Terre'nin en ünlü tanıtım fotoğraflarından bazılarında denize doğru inen renkli evleri ile Manarola’nın yat limanı yer almaktadır. Manarola’nın kumsalı olmamakla birlikte insanlar denize kayalıklardan girebilmektedir.
Riomaggiore'de 2. Dünya Savaşı'ndan kalma bir Alman bunker
En güneydeki köy Riomaggiore’nin evleri, bugün ana cadde olarak kullanılmak üzere kapalı olan Rio Maggiore su akışının dar vadisini çevrelemektedir. Yaz aylarında canlı bir gece hayatına sahip olup, özellikle hafta sonlarında açık hava DJ geceleri ve konserler düzenlenmektedir. Kayalık plajından 45 dakikalık bir yürüyüşle kentin üzerindeki tepeye ulaşılıp panoramik manzaranın tadı çıkarılabilir.
Cinque Terre’de yaklaşık 4 bin kişi yaşamakla birlikte çoğu yakındaki iki limandan birine kruvaziyer gemileri ile gelen, yılda 2.4 milyon turist çekmektedir. Cinque Terre’de büyük ve lüks oteller bulunmadığı gibi konaklamak da pahalı olduğundan turistler çoğunlukla Levanto ya da La Spezia'da kalmayı tercih Etmektedir. Bununla birlikte Cinque Terre’nin beş köyü birbirine çok yakın olup bunları keşfetmek için her gece bir başkasında kalmaya gerek olmayıp, içlerinden birini kalmak için seçip, diğerlerini tren ya da yürüyerek ziyaret etmek akıllıca olacaktır.
Portovenere, çevresinde arkeolojik kalıntılar barındıran Roma dönemine kadar uzanan önemli bir ticaret ve kültür merkeziydi.
Portovenere sahilinde, Palmaria, Tino ve Tinetto adlı üç ada, yalnızca doğal güzellikleri için değil, aynı zamanda içerdikleri birçok erken manastır kalıntısı için de dikkat çekicidir.
La Spezia Körfezini batıdan sınırlayan burnun güney ucunda yer alan yerleşim MÖ 1. yüzyıl ortalarında Veneris Portus adıyla kurulmuş olup, bu dönemde bir Venüs tapınağını barındırmaktaydı.
San Venerio manastırı, Doria kalesi (1161), Varignano Roma villası, Byron'un Mağarası olarak da bilinen ama günümüzde çöktüğü için görülemeyen Grotta dell'Arpaia mağarası, Palmaria adasında Cavour (1861) ve I.Umberto kaleleri ile Scola kulesi önemli tarihi eserlerdir.
Comments
Post a Comment